İnsanlar doğası gereği toplum içerisinde savunmasız ve güçsüz
kalmaya dayanamazlar. Diğer insanlara karşı güçlü olmak, öyle hissetmek
isterler. Güçsüz olduklarını hissettikleri durumlarda ise farklı savunma şekilleri
ve egolar ortaya çıkar. Psikoloji biliminin baş üstadı Freud’un tanımıyla,
şahlanmış at üzerindeki şövalyeye benzetilen ego, Latince kökenli olup ben,
benlik, ben merkezlilik anlamına gelir. Kendi üstünlüğünü gösterme çabası ya da
niyeti. Ego o kadar karmaşık bir yapıya sahiptir ki; içerisinde irade,
istekler, arzular, tutkular hepsi birbirine geçmiş durumdadır. Aslında egolar insanı
hırslandıran, başarıya götüren bir dürtüdür. Nedendir bilmem ama ego kelimesi,
toplumumuzda her duyulduğunda hep bir negatif anlam getirir beraberinde. Ortaya
çıkan egolar tatmin edildiği, doyurulduğu sürece, insan kendini güvende ve
güçlü hisseder, asıl sorun egoların tatmin edilememesi durumunda ortaya çıkar. Ego
kabarır ve her şeyin önüne geçer. Olaylar karşısında mantık devre dışı kalır, bunun
yerine hırs, tutku kısacası egonun hâkimiyeti başlar.
İş hayatında hepimiz karşılaşmışızdır, bu egosu yüksek ve tatmin
edilmemiş insanlara. Ya odasına gidip bir istekte bulunduğunuz bölüm yetkilisinin
azarlar gibi sert çıkışlarına ve soru sorduğunuza bin pişman eden hareketlerine
ya da bir toplantı esnasında kimseyi konuşturmayan, diğer katılımcıların da “amaaan sadece egosunu tatmin ediyor”
diye düşündüğü yönetici tiplerine. İşte bu egosu tavan yapmış olan insanlar; bir
türlü hayata ve olaylara objektif bakamaz, zaman içerisinde her şeyi ben bilirim inancına kapılır ve
etraftakilerin de bu şekilde düşünmelerini isterler. İlerleyen zamanda artık
etrafta kim var kim yok onlar için önemli değildir. Sadece kendileri vardır.
Kendine tapma hastalığı olarak da bilinen bu yüksek ego ve oluşan havadan dolayı
etraftaki insanlar bir şeyler söylemeye çekinir, saklamaya başlar. Bir ekip
liderinin bu denli yüksek egoya sahip olduğunu varsayarsak, ekibinin ne denli
başarılı olacağını, nasıl yeni fikirler üreteceğini hayal etmek gerçekten zor
geliyor. İş hayatında bu egosu yüksek insanlar, işle ilgili yaşadıkları sorunu
o kadar kendi kişisel sorunları haline getirirler ki, adeta sorunlarla bir
savaş içerisindedirler. Olası bir sorunla karşılaşılması durumunda yüksek
perdeden konuşarak, etrafındaki insanları baskı altına alır, mantığıyla değil,
hırsı ve egosuyla hareket ederek adeta savaş naraları atarlar. Çünkü sorunları
çözmek sadece kendisinin görevidir. Ya da sadece kendisi çözebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder