Hemen hemen tüm kurumlarda
memnuniyet denildiğinde ilk akla gelen şüphesiz müşteri memnuniyetidir. Hâlbuki günümüz iş dünyasında kurum içinde başarıyı
destekleyen en önemli unsurlardan bir tanesi de çalışanın memnuniyetidir. Çünkü
müşteriye sunulacak mal ve hizmeti üretecek olan çalışanlardır. Çalışanın
memnuniyetsizliği yapılan işin verimliliğiyle ve dolayısıyla müşteri
memnuniyeti ile birebir ilintilidir. Memnuniyet arttıkça, müşteriye sunulan mal
ve hizmetinde kalitesi artacaktır. Çalışanın memnuniyeti
demek; çalışanın uzun süreli ve şirketine bağlı olarak işini severek yapması ve
böylelikle hem kendisi hem de şirketi için daha verimli olması demektir. Çalışan
memnuniyeti düştükçe verimliliğin düşmesi, kalitesiz işçilik, personel
sirkülasyonu ve devamsızlığın artması da kaçınılmaz olacaktır.
Daha önceki bir yazımda
işletmelerde aidiyet duygusundan bahsetmiştim. İşte o aidiyet duygusunun
başlangıç noktasıdır çalışan memnuniyeti. Bir işletme düşünün çalışanların
çoğunun yüzü asık, sürekli bir mutsuzluk havası, kendi aralarında dedikodu üretiyorlar
ve ha bire çıkan personel oluyor, yerine yenisi geliyor. Böyle bir işletmede ne
aidiyet duygusundan nede çalışan memnuniyetinden söz etmemiz mümkün değildir. Zaten
memnun olmayıp da ayrılanların yerine gelenler, girdikleri bu ortamda kısa
sürede gidenlerle aynı kaderi paylaşacaklardır. Çünkü var olan memnuniyetsizlik
yeni gelenlere de bulaşıcı hastalık gibi geçecektir. Kurum içi iletişimin yeterli
olmadığı, üst yönetim ile çalışanların arasındaki makasın bir hayli açık olduğu
işletmelerde bu olumsuzlukların yaşanması muhtemeldir.
Çalışan memnuniyetini sağlamak ne
kadar zor olabilir? Her şeyden önce işletme içerisinde adaleti sağlamak
gereklidir. Bu noktada adaleti sadece ücret ile sınırlamamak gerekir. Çünkü her
çalışan işletme içerisinde eşit haklara, eşit saygınlığa sahip olmak ister. Öyle
ki bir çalışanın sürekli işe geç gelmesi görmezden gelinirken diğer
çalışanların tam saatinde işe gelmeleri göz ardı edilmemelidir. Her çalışan
değerli olduğunu hissetmek ister. Genel bir adalet mekanizması sağlandıktan
sonra sıra çalışanların memnuniyetsizliklerini tespit etmeye gelecektir.
Çalışanların kendilerinin dinlenildiğini, sorunlarının dikkate alındığını hissetmesi
önemlidir. Sorunların üst yönetim tarafından dinlenilmesi fakat bunun
karşılığında hiçbir şey yapılmaması, çalışan memnuniyetsizliğini daha da artıracaktır.
Bu yüzden değişik yöntemlerle çalışanın memnuniyetsizliklerini bildirmesi
sağlanmalı ve çözümü için gerekli iyileştirmeler mutlaka yapılmalıdır. Bildirimlere
karşı yapılacak iyileştirmeler çalışanın şirketine bakış açısını olumlu yönde
etkileyecektir. İşyerine gelirken daha bir istekli daha bir mutlu gelecektir.
Bu da şirketin verimliliğine direk etki edecektir.
Sürekli
yenilenen teknoloji ve şirketler arasında artan rekabet, tecrübeli eleman bulma
ve bu elemanları kurum içinde tutmayı oldukça zor hale getirmiştir. Bu nedenle
çalışanların memnuniyeti için sadece yüksek maaş artık tek başına yeterli değildir.
Çalışanların işyerinde mutlu ve huzurlu olması, sosyal olarak iyi şartlara
sahip olması, amirleri ve arkadaşları ile sıcak ilişkileri hem çalışanın
memnuniyetini ve bağlılığını hem de şirketlerin verimliliğini direk olarak artıracaktır.
Zaten bu konuda yapılan araştırmaların birçoğunda çalışan memnuniyetinin ve
bağlılığın yüksek olduğu şirketlerde işgücü performansının yükseldiği ve
personel sirkülasyonunun azaldığı da açıkça görülmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder