Maalesef
çalışanlar, iş hayatında kimler ile birlikte çalışacağının seçimini kendileri
yapamıyorlar. Tamamen farklı özelliklere sahip insanlarla, hayatlarının
büyük bir bölümünü birlikte geçiriyorlar. Kabul ederiz ki insanlar her konuda farklı düşüncelere, yaklaşımlara sahip olabiliyorlar. Haliyle böyle bir ortamda çalışanlar ve
gruplar arasında, iş bölümünden ya da görevlerden kaynaklanan ve işlerin aksamasına yol açan anlaşmazlıkların yaşanması da kaçınılmaz oluyor. İşte insan doğasındaki bu kaçınılmaz sürece verilen isimdir çatışma, yani kişiler
arasında yaşanan uyuşmazlık ya da anlaşmazlık durumu. Çatışma sözcüğü kulağa ilk geldiğinde insan da olumsuz, negatif bir etki yaratır. Ama eğer doğru algılanıp, doğru
şekilde yönetilebilirse bu negatif etkinin pozitife dönmesi de mümkün olabilmektedir. Hayatımızın her alanında çatışmalar; duygular,ihtiyaçlar gibi kişisel farklılıklardan, kültürel farklılıklardan, içinde bulunulan sosyal ortamlardan yada davranışlardan ortaya çıkabilmektedir.
İş hayatında ise çatışma,
bir çalışanın kendi etki alanında, başka bir çalışanın yer almaya başladığını
hissetmesiyle birlikte, kendiliğinden oluşmaya başlar. Bu çatışmalar; çalışanlar
arası, gruplar arası ve bölümler arası olarak
gerçekleşir. Küçük bir ön yargı, her
söyleneni kendine yorup kişiselleştirme, bir şeyleri ya da birilerini
değiştirme çabası, oluşan sorunların hemen çözümlenmemesi gibi sebeplerden
dolayı da insanların anlaşmazlığa düşmesi, çatışmalar yaşanması olağandır.
Basit bir örnekle açıklamak
gerekirse; herhangi bir işletmede çalışanların görev tanımlarının net olarak
yapılmadığını varsayalım. Böyle bir durumda çalışan ne iş yapacağını, kime
karşı sorumlu olacağını bilemez. Haliyle bu karmaşada çalışanın gerçek amiri
dışında, çalışana görev veren diğer amirlerde ortaya çıkacaktır. Tabi ki her
amirin işi çok önemli olacaktır ve en önce bitirilmesi gerekecektir. İşte tam
bu esnada amirler arasında çatışma eğilimi baş gösterir. Zaten işletmelerde
bazen aleni, bazen de gizli olmak üzere pek çok çatışma yaşanmaktadır ve bu tür
çatışmalar personel üzerinde de stres yaratmaktadır.
Öyle ki çalışanın istekleri ile
ilgili yaşadığı çatışmalar kendi üzerinde strese, kurum içinde başkaları ile ya
da kurumun bölümleri arasında yaşanan çatışmalar ise genel manada işletme
veriminin düşmesine neden olacaktır. Yaşanan çatışmalarla mevcut iş gücü iş
üretmek yerine entrikalara yönelecektir. Sürekli gergin,
stresli bir çalışma ortamı kendiliğinden oluşacaktır. İşletme içi iletişim
kopuklukları ortaya çıkacak ve verim direk olumsuz olarak etkilenecektir.
Çalışanlar ve amirler arasında rol yapmalar, politik davranışlar ön plana
çıkacaktır.
İşletmeler için çatışmaların çözümü klişe bir
tabirle boyacı küpü olayı gibi değildir. Hem işletme hem de çalışan için gerçekten
büyük bir zaman kaybıdır. İnsanlar çatışma ortamını hissettiğinde değişik
tepkiler verirler. Ortamdan bir an evvel uzaklaşma ya da hiç çatışma yokmuş
gibi davranıp rutin işlerine devam etme ya da şiddetli kavga ya da küsme gibi
davranışlar sergileyebilirler. Gerçek olan şudur ki; bu saydıklarımızın hiçbiri
çatışmanın çözümüne katkı sağlamayacaktır. Çözüm için var olan farklılıklar
kabul edilmeli, saygı gösterilmeli ve karşıt fikirler anlaşılmaya çalışılmalı,
ortak bir noktada uzlaşma sağlanmalıdır. Çalışanlara verilecek eğitimlerle, sosyal
aktivitelerle destek olunması çözümü hızlandıracaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder