İş
hayatında anlayamadığımız, çözemediğimiz, ikna edemediğimiz insan tipleri ile
çoğu zaman karşılaşırız. Bu insanların gözleri çıkış saatine yakın saatte olur. Zaten
işyerinde bulunma nedeni sadece bulunmak içindir. Bu tip çalışanların genel
özellikleri mesai saatleri içerisinde sadece söylenenleri yerine getirmektir.
Ekstradan herhangi bir iş yapmalarına, sorumluluk almalarına gerek yoktur. Ve
bunun sonucunda kovulma korkuları yoktur. Fakat bu insanlar kontrol altında
tutulamadıkları sürece, diğer çalışanları da olumsuz olarak etkileyeceklerdir. İşletmelerde
çalışanlar arasında motivasyonu dengelemek oldukça zor bir durumdur. Çünkü
genel inanış; işletmelerde ödül ve ceza sistemi olmaz ise motivasyonu sağlamak
bir o kadar zor olacaktır. Yalnız her ödül ceza sisteminin de başarıya
ulaşacağını söylememiz mümkün görünmemektedir. Her ödül kişiyi motive
etmeyeceği gibi, her ceza da kişinin doğruları görmesini sağlayamaz.
Bu
noktada önemli olan ödül ceza sistemiyle birlikte kişinin işyerindeki
varlığına, yaptığı işe, şirketin hedefine, amaçlarına yürekten inanması
hedeflenmelidir. Bu inancın oluştuğu noktada ödül sistemi de ceza sistemi de
ikinci planda kalır. Önemli olan çalışanın işini sevmesi ve severek yapmasıdır.
Kısacası çalışanda aidiyet duygusunun oluşmasıdır.
Peki
nasıl oluşturulacak bu aidiyet duygusu ?
Aidiyet
duygusunun oluşumu için her şeyden önce çalışanlar için bir güven ortamının
oluşturulması gerekir. Bu ortamın oluşmasında işletme sahiplerine, liderlerine
büyük rol düşmektedir. Bu güven ortamında birbirine saygılı, yardımlaşmayı
seven üyelerden oluşan bir ekip oluşturulması olmazsa olmazdır. Örneğin
çalışanın ekip içerisinde kendisine ilgi gösteren amirlerle, iş arkadaşlarıyla
çalışması kendini o işyerinin bir parçası olarak hissetmesi çalışanın aidiyet
duygusunu güçlendirecektir.
Ayrıca
çalışana yapacak olduğu işlerde kararlara katılabilme fırsatı tanınması,
başardığı görevler sonrasında saygı gösterilmesi aidiyet duygusunun oluşumunda
bir diğer husustur. Göstermiş olduğu başarıların neticesinde bir takım ayrıcalıklara
da sahip olması gerekir. Örneğin çalışanı kişisel gelişim kurslarına, seminerlere,
toplantılara göndererek kendisini önemli hissetmesi sağlanabilir. Bütün
bunların neticesinde, çalışanın tatmin edecek bir ücret alması ve kendi yaşam
standardını sürdürebilmesi aidiyet duygusunun oluşumundaki en büyük etkendir.
Çalışanların
aidiyet duygusunun yüksek olması, bir diğer anlamda işine iyi motive olması
firma açısından her zaman olumlu bir sonuç yaratacaktır. İyi motive olmanın
temel araçları sosyal ve finansal adalet, iyi bir ekip çalışması, çalışanlara
şirketin bir parçası olduğunu hissettirme, değerlendirme sistemleri ve
performansın ödüllendirilmesidir.
İş
hayatına atıldığımdan beri beni en fazla etkileyen ve inandığım bir sözü
paylaşarak ilk blog yazımı sonlandırmak isterim. " Bir şey yapmak isteyen
hep bir yolunu bulacaktır, bir şey yapmak istemeyen de hep bir bahane
bulacaktır."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder